top of page
  • Kasım ŞEN

ÜZÜMÜ YİYİP, BAĞCIYI DÖVMEK..

Pek çoğumuz duymuştur: “Maksat üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?” diye bir atasözümüz vardır. Üzüm güzelse, gerekirse bağcıyı aşıp, korkutup ve hatta dövüp ulaşmak isteriz. Ancak atasözüne farklı bir açıdan yaklaşalım. Yenilebilecek üzümün olması için sadece bağcı mı gerekir? Pek çok şey gereklidir. Öncelikle iyi bir toprak lazım. Üzüm öyle her toprakta yetişmez. Her toprağın kendine özgü tadı ve lezzeti olur. Güzel bir asma fidanı gereklidir. Her asma fidanından üzüm alınmaz. Yeterli su verilmelidir. Fazla su çürütür, az su kurutur. Toprağı besleyecek ilaçlar, vitaminler gerekir. Aksi halde böcek sarar, verim düşer. Gün ışığı olmazsa, olmazdır.


Neticede bağcı, iyi bir üzüm için gereklidir ama tek başına yeterli değildir. Maksat üzüm yemek ise, bağcıyı dövmeden önce üzümün kalitesini arttırmak için gerekenler sağlanmalıdır. Aksi halde, bağcıyı dövseniz bile kaliteli üzüm yiyemezsiniz, ancak koruk gibi ekşi bir şeyler yersiniz.


Proje yönetiminde de önemli şey “EKİP”. Ekip, yani projede çalışan insanlar iyi ve ortam kaliteli olmadıkça proje yöneticisinin kim olduğu çok da etkili değildir. İyi bir proje için de pek çok şey gereklidir. Tıpkı üzüm gibi pek çok şeyi bir arada ister. Öncelikle iyi bir şirket ortamı (toprak) gerekiyor. Her şirketten iyi projeler çıkmaz, üretilmez. Toksik bir şirket ortamında kimse çalışmak istemez. Şirket kültürüne göre ortaya çıkacak projeler de değişik seviyelerde olur.


“Filden uçmasını bekleyemezsiniz!”

Projelerde çalışacak iyi personelleri istihdam etmek gerekir. İyi yetişmemiş, konusunun uzmanı olmayan kişilerden oluşan bir ekip baştan başarısız olacaktır. Torpille, adam kayırmayla, diplomasına bakmadan, sırf birilerinin tavsiyesi(!) ile alınan personellerin, projeye katkısı olmayacağı gibi zarar bile vereceklerdir. Projede her role ihtiyaç vardır. Herkes her işi yapabilir diye düşünmek hata olur.


Proje ekibinin motivasyona ihtiyacı olur. Üzüme verilen su gibi, az motivasyon işten soğutur, işten ayrılmaya sebep olur. Fazla motivasyon ise şımarıklık yaratır, iş çıkmaz, eğlenceye varır işin sonu. Dolayısıyla motivasyon için gereken tüm argümanlar uygulanmalıdır. Bazen prim, bazen takdir, bazen ödül, bazen de terfi verilmelidir. Ancak aşırı motivasyon verilmesi durumunda, bu argümanların etkili olmayacağını, alışkanlık yaratacağını da bilmek gerekir.


Ekibin iyi işler çıkarması için gereken teknolojik altyapı ve araçların tedarik edilmesi de önemlidir. Bunlarda kesintiler yapmak, işlerin ağır aksak ilerlemesine neden olur. Bir süre sonra ekip işlerini yapamaz olur. Uygun araçların tedarik edilmesinde tasarruf yapılmaz.


“İlk düğme yanlış iliklenmiş ise, gömlek sonuna kadar hatalı iliklenir”

Proje yöneticilerinin ellerinde sihirli değnek yoktur. İşler baştan yanlış yapılmış ise, sonradan düzeltmek zor ve maliyetli olur. Proje yöneticisini yücelten birlikte çalıştığı ekiptir. En iyi araçları alsanız da, en güzel binalarda çalışsanız da, en yüksek maaşları verseniz de her şey ekibinizin kabiliyetlerinde yatmaktadır. Liyakat sahibi olmayan kişileri ne yaparsanız yapın, size faydası olmayacaktır.


“Tekeden süt çıkarmaya çalışmayın”

Ekip iyi değilse, yapacağınız her şey boşuna olacaktır. Her rolün kendine özgü yetkinlikleri vardır. Duvar ustasını, elektrik tesisatçısı olarak çalıştırmaya çalışmayın, başaramazsınız. Ekibinizde herkesin sorumlulukları olmalıdır ve herkesten sadece uzmanlık alanıyla ilgili çalışmasını beklemelidir.

Projelerde tek amacınız üzüm yemek olsun. Proje yöneticisini dövmek olmasın. Güzel, tatlı ve lezzetli üzümleri yemek istiyorsanız önce gerekenleri sağlamalısınız. İyi bir ekip kurmalısınız. Her şeyi eksiksiz yaptığınıza inandığınız halde hala iş çıkmıyorsa, işte o zaman bağcıyı dövebilirsiniz. Proje yöneticileri böyle durumlara karşı alışık olmalıdır, dayanıklı olmalıdır.

Konu ile ilgili fikirlerinizi, yorum ve geri bildirimlerinizi bekliyoruz….




bottom of page