top of page
Kasım ŞEN

KOMŞUNUN TAVUĞU..

Entropi, çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik (kaos) olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır. Bu kanunun en güzel tariflerinden bir tanesi de "Evrende her şey, kendini minimum enerji ve maksimum düzensizliğe çekmek ister." şeklindedir. Günümüzde şirketlerin işgücü kaynağı da yüksek bir entropi(düzensizlik) değerine sahip durumdadır. Ciddi şekilde çalışan (personel) kaosu yaşanmaktadır. Firmaların İşgücü Devir Oranı (turn over rate) çok yükselmektedir. Çalışanların bir şirkette uzun süre çalışma süreleri gittikçe azalmaktadır.


Peki, bütün bu kaosun nedeni sadece çalışanların iş ve çalışma şartlarını beğenmemeleri olarak açıklanabilir mi?


Bu açıklama, sorunu değersizleştirmekten başka işe yaramayacaktır. Eskiden “giderse gitsinler, kapımda bekleyen yüzlerce kişi var” anlayışı hakimdi. Bu nedenle çok da dert edilmiyordu. Elbette iş değişikliği kararını Çalışan kendi iradesi ile vermektedir. Ancak, buz dağının görünmeyen altındaki sebepleri de detaylı incelemek gereklidir. Hiç kimse can sıkıntısından veya beyhude bir heves uğruna işini, emeğini ve birikimini bırakıp gitmek istemez.


Bir diğer husus ise firmaların, başka firma personellerini gözünde büyütmesi ve onları kendi personellerinden daha iyi görmeleridir. Yani atasözünde belirtildiği üzere, komşunun tavuğunu kaz olarak görme çabasıdır. Hatta bazı firmalar “Bak, X firmasından adam çektik” diye gururla ifade etmektedir. Bütün firmalar, başka firmaların personelini çekmeye çalıştıkça da piyasada kaos oluşmaktadır.


Artık öyle bir durum oluştu ki, futbolcu transfer borsaları gibi personel transfer borsası oluştu. Piyasanın güçlü ve tanınmış firmalarındaki personellerin kendi reklamlarını yapmalarına bile gerek yok! Çünkü ne kadar yetersiz olursa olsun, X firmasından geliyorsa, iyidir anlayışı piyasada hâkim. X firmasının kovduğu personel bile iyice araştırılmadan, incelenmeden gözü kapalı rakip firmalara alınabiliyor. Firmalar ellerindeki personelin değerini tam bilmeden, başkalarını yüceltebilmektedir.

Sonuçta ne oluyor? Kendi personeli küsüyor, arayışa geçiyor. O personel ayrılırken arkasından birkaç kişiyi daha yanında götürüyor. Bu döngü böyle devam edip duruyor. Tam bir “doldur-boşalt” sistemi işliyor. Kazlar ve tavuklar ortalıkta koşturuyor!


Bu kaos ortamında olan projelere ve proje yöneticilerine oluyor. Ekip sık değiştiği için ne gerçekçi planlamalar yapılabiliyor ne de hedefler tutturulabiliyor. Bir personel ekibe uyum sağlayıp verimli ve nitelikli çıktılar verebileceği zaman başka bir firmaya gidiyor. Yerine başka firmalardan alınan personel de bir şeyler yapabilecek hale gelince o da başka yere geçiyor. Her bir personel değişiminde elbette projelerdeki işler de sekteye uğruyor.


Mazeretimiz de hazır elbette: “Malum piyasa şartları, elimizde personel tutamıyoruz!”


Bu kaosu yaratan da zaten firmaların kendi anlayışları ve yaklaşımları değil mi? Sözümüzü Barış Manço’nun Kazma şarkısının sözleriyle bitirelim..


“Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen

Kaz gelen yerden tavuğu esirgemezsen

Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın ama

Gün gelir sapın ucuna olursun kazma”


Konu ile ilgili fikirlerinizi, yorum ve geri bildirimlerinizi bekliyoruz….




Comments


bottom of page